


..Yol boyunca binilen dolmuş ve yürünülen sokaklarda hiç bilmediğin dili konuşan insan topluluğu varken yerli olmaktan yabancılığa geçiveriyosun aniden. Ve bu duyguyu bir kaç yıl önce yaşasa da insan, aynı ülke sınırları içinde bunun olabileceğini düşünemez. 'Gel' anlamına geldiğini sonradan öğrendiğim 'Were' tüm bu karmaşık dilin içinden seçebildiğim tek kelimeydi o gün. Dil olmadan kişi nasıl eksilir tecrübeyle sabitledik resmen.

Fotoğraf, geçmiş zamanı belgeler fakat bu karelere baktığımda yer ve zaman ne olursa olsun o çoşturucu hissi kaybedeceğimi sanmıyorum.
Duvarların ardındaki yaşamları ayıran her kapı birbirinden farklıdır yine Savur'da.Kapılar açılır yavaş yavaş şimdi başka dünyalara.

Kapı önü sokak araları..herşey taştan burda.
Yeni yılın ilk günü abbaralardan geçip 'Hacı Abdullah Bey Konak'ına varıyoruz kadim dostla birlikte






Konak Savur'a hakim Kambuze adı verilen tepenin yamacına kurulmuş bir Osmanlı mimarisi. 22 adet oturalabilir oda ve labirentleşmiş mutfakları var.

Yapı içi ve dışı hemen hemen tüm Savur'da olduğu gibi tamamen taştan inşa edilmiş.

Camlı üniteler,askılar, sobalar, elbiseler ve kitaplarla dolu bu muhteşem konak isteyene pansiyon olarak hizmet vermekteymiş, öğrendik.










4 yorum:
Soranlar oldu hemen açıklıyayım.Postu bugün yazdım ancak başlığı yola çıkmadan açtığım için haliyle tarihi değiştiremedim,beğeniler için teşekkürler:)
Kesinlikle gelmeliyim oraya. Büyülendim...
Bayıldım büyülendim nasıl orada olmak istedim anlatamam ama baharda bir tur düzenleniyormuş katılsam mı aceba?:)
İçinin eridğini adım gibi biliyorum az mı konuştuk az mı hayal kurduk seninle..bekliyorum her zaman Rapo'cum.
Yorum Gönder