16 Ekim 2011 Pazar

Yazın son günü

Benim için yazın son günü geçen hafta sonu İzmir otogarında başladı.Bu yaza bakınca 1-2 günlük kaçamaklarla da olsa bunca zamandır geçirdiğim en güzel yazlardan biriydi sanırsam...Ünlü düşünürün bizlere hatırlattığı gibi, bir kez daha anladık ki 'her zaman azmış,hazmış aslolan'
İnsan, geçen hafta bu zamanlar denize girdiğini düşününce bile ne güzel yerlerde yaşadığını daha iyi idrak ediyor aslında.Yavaş yavaş şezlongların boşaldığı, seneye yaza kadar izne ayrılan şnorkelim-paletlerimin yokluğunda, güneye vardığımızda etrafımızda tatil yeri köpekleri kendi yerlerinin patronu olmuş şekilde, 65 yaş civarı ingiliz turistlerle karşıladılar bizleri güzelim Dalyan'da.
Çetin yaşam şartları ve da hayal kırıklıklarına inat her yeni gün yeni hedeflerle nefes alıp verdik aslında.Tatilde konuşulanlardan yükselen baloncuklar içerisinde yaşatmak istediğim hayallerin başında da hep domates yetiştirip, doğayla sonsuz kucaklaşabileceğim Muğla şeridine max. 10 yıl içinde kapak atmak oldu sürekli.
2,5 günlük tatilimizde yaptıklarımızı gün be gün yazmaya kalksam sayfalarca şey çıkar aslında.Ben ise sadece hissettiklerimi özetleyeceğim.Az sonra anlatacaklarım Dalyan'ı merak edenlere, hiç gitmemişlere veya gidipte unutamamışlara gelsin diyelim o zaman.
Öncelikle ulaşım aşamasında bizim tek imkanımız olan şehirlerarası otobüsü kullandık. Takribi 5.5 saatlik gece yolcuğu sonunda Ortaca'ya günün ilk ışık ve doğanın en güzel yeşiliyle girmek benim gidip görmeden doyum noktam oldu resmen.


Ve fakat buralara öyle büyük beklentilerle gelirseniz hayal kırıklığına uğrarsınız. Çeşme'nin görgüsüzlükleri, Bodrum'un herşeyi yaşayacağım,her yola geleceğim halleri sıfırdır.Benim gözlemlerimde tillahı gelse (ki biz türklüğümüzde yabancı kaldık belde de), 7 yıldızlısı yapılsa bozulmamış, halinden gayet memnun bir yer kendisi.Restoranların, dükkanların tabelaları english breakfast kıvamında ve nefis narlarını satan-ilkokulu bitirememiş utanmadan sıkılmadan 'pomegranate juicee!' diebilen teyzelerin mekanı.
Param cebime batıyor, beach clublara gider, giriş parası da bayılır en ithal bikinimle salınırım gibi bir niyetiniz varsa o İztuzunda yazın son günlerinde, toplamda 20 kişiyle girilen sahil sizi gerim gerim gerer, doğduğunuza pişman eder. Bir tane bile beach club yok üzgünüm ama 8,5 km.lik İztuzu plajı enfes diyebilirim.
Mavi bayraklı denizi tertemiz, pırıl pırıl, içerisinde bir çok balık ve carettalar var.hep minik tepeciklerle dolu balıklar mahallesinde.Velhasıl İztuzu gördükten sonra uzaklaşıldığında kendini özletecek kadar güzel bir yer.

Yemeklerle ilgili de alternatifler her ne kadar çeşitlilik arz etse de beldeyi kaplayan ingilizler sayesinde rakamlar yüksek.Biz iki akşam yemeğimiz de hem sulu yemek hem de kebap yapan pastoral bir lokantada geçirdik..Geçirdik diorum çünkü kaşarlı mantar dolması dışında memnun kalamadık maalesef.Fakat gün içinde normal yaşam standartlarında hizmet veren pub ve de fırınlar son derece makuldü.

Dalyan merkezde sıra sıra dizili balık restoranları ve de teknelerinden ayrıca bölgenin sazlıklarla kaplı kanaldan oluşmasından ötürü denize girilmesi mümkün değil lakin burada hemen hemen tüm doğa sporlarını yapmak (parasailing,safari ve diving cenneti), Marmaristen Fethiye'nin sonuna kadar her koya günü birlik teknelerle gitmek mümkün. Biz zaman kısıtından ötürü çok istediğimiz etkinliklerin bir çoğunu gerçekleştiremedik(Günlük tekne turu-Kaunos trekking ve de Caretta-caretta rehabilitasyon merkezi)
Bir de Dalyan klasiği ve de tam mevsimi olması sebebiyle her yer ama her yer nar ve nar suyundan oluşmakta. Türkiyenin büyük bir nar ihtiyacının bölgeden karşılandığını öğrenmiş bulunduk
Unutmadan bence Dalyan'ın olmazsa olmazlarından biri Kaunos'u görmek. Her ne kadar uzun uzun gidilen patika yolu yorucu da olsa, yolda görülenler ve de varış noktasındaki tarih için değer. Hiç bişey yapamasanız bile Kaunos'taki bomboş antik tiyatroya inip, istediğiniz hayalleri haykırır-boş tiyatroya söyleyeceğinzi şarkılarla bir kaç dakikalaığına meşhur hissedersiniz kendinizi.


Dalyan; denizli, güneşli,tarihli ve de duygulu bol mutluluk dolu saatler yaşattı bizlere 2011 yazı bitişinde.. Tatilin sonunda, içimden; "şimdi şu kadar ver seni Dalyan'a ilk indiğin saate döndüreceğiz deseler verir misin?" ile başlayıp "ahh ahh! süperdi" diye devam eden hayaller kurmadım değil.Ve fakat biliyorum ki seneye çok daha güzellerini yine sevdiklerimle yaşıyor olacağız. Fotolar çook yakında!

1 yorum:

Sadık dedi ki...

http://www.tumblr.com/blog/birposetcay